turn on

  1. (a) (su vb.) akıtmak, (musluk, radyo vb.) açmak, (ışık) yakmak, (b) (makine vb.) çalıştırmak, işletmek,
    faaliyete geçirmek.
    turn someone on to do something: birini bir işe koymak. (c) göstermek, meydana vurmak.
    She turned on the charm and won him over: Bütün cazibesini gösterip onun kalbini fethetti. (d)
    argo esrar iç(ir)mek, uyuşturucu madde vermek/kullanmak, (e)
    argo esritmek, heyecanlandırmak, canlandırmak, tahrik etmek, uyarmak, iştahlandırmak, (f)
    turn upon ile ayni anlama gelir. düşman kesilmek, saldırmak.
birdenbire dönmek Verb
birden dönmek Verb
bir elektrik düğmesini çevirmek Verb
ses kayıt cihazını açmak Verb
gazı açmak Verb
tam taahhüt altına girmek Verb
şenlenmek Verb
bütün gücünü kullanmak Verb
sobayı açmak Verb
petrol üretimini yükseltmek Verb
suyu açmak Verb
ağlamak Verb
havaya bağlı olmak Verb
back1 (32).
(a) geride bırakmak, (öfke, kin vb.'ni) unutmak, (b) ihmal etmek, yüz/sırt çevirmek, terketmek.
He
turned his back on his own family when they needed help.
bir şeye sırt çevirmek Verb
birini reddetmek Verb
alabora olmak Verb
(gelgit) değişmek Verb
anahtar teslim şartıyla
süt ekşiyor
bir şeyi dinlememek Verb
kendi içine çekilmek
avantaj olduğu ortaya çıkmak Verb
birini coşturmak Verb
durumu aleyhine çevirmek Verb
muslukları açmak Verb
suyu açmak Verb
suyu açmak Verb
reddetmek, geri çevirmek.
bir kredi başvurusunu geri çevirmek Verb
kredi başvurusunu geri çevirmek Verb
ilginç/haz ve heyecan veren kimse/şey. Noun